28 Mayıs 2013 Salı

Kartepe

Hafta sonunda Kocaeli'ndeki kayak merkezi Kartepe'deydik. İki gün boyunca merkezdeki tek otelde konaklayıp yemyeşil ortamda vakit geçirdik. Bu kez çok uzun yazmayıp birkaç fotoğraf paylaşacağım. Özellikle bir tarafımızda yemyeşil tepeler, diğer tarafımızda Sapanca gölü manzarasıyla kuş cıvıltıları arasında yaptığımız telesiyej seyahatinde fotoğraf çekerken çok keyif aldığımı belirtmek istiyorum. Ama hafta sonunun benim için en unutulmaz anları, otel odamızın tam doğu yönüne baktığını anlayınca gün doğumu saatinde uyanıp güneşin doğuşunu fotoğrafladığım zamanlar oldu. Daha önce aklımızdan geçen İstanbul'da gün doğumu projesini gerçekleştiremedik ama gerçekten güneşin doğuşunu izlemek ve de fotoğraflamak oldukça keyifli oldu. 

Otelimiz



Telesiyejden Sapanca manzaraları

Güneş doğarken-1

Güneş doğarken-2

Gün doğumunda oda manzaramız


4 Mayıs 2013 Cumartesi

Fethiye

Yine bir bahar ayında, güney çok ısınmadan daha önceki Marmaris'e ve Kaş'a kadar olan gezilerimizde eksik kalan arayı tamamlamak üzere Fethiye-Köyceğiz yollarındaydık. Seyahatimiz hava yolu ile ulaştığımız Denizli'de otomobili ve diğer aile üyelerini almakla başladı. Güneye doğru inerken ilk durağımız Saklıkent Kanyonu oldu. Dünyanın en derin kanyonlarından biri olan Saklıkent, bahar mevsiminin gelmesi ve karların erimesiyle artan çağlayan sularıyla görülmeye değerdi. Uzun zamandır fotoğraf çekmediğim için alışkanlığımı yitirdiğimden olsa gerek burada fotoğraf makinamı yanıma almayı unutmuşum.
Saklıkent'ten sonra güneye doğru yola devam ederek geceyi geçireceğimiz Kalkan'a ulaştık. Kalkan'daki otelimiz, zeytin ağaçları içinde deniz manzaralı bir terasa sahipti. Havanın artık iyice ısındığı Antalya'da akşam geç vakitlere kadar terasta vakit geçirme imkanı bulduk. Onun haricinde Kalkan'da yabancı turist sayısı oldukça fazlaydı, otelimizdeki tek yerli turist bizdik. Tam mevsimin de gelmemesi sebebiyle sokaklar sakin, lokantalar bomboştu. 
Kalkan
Ertesi gün oteldeki kahvaltıdan sonra batıya doğru yola koyulduk. İlk olarak Kalkan'ın çok yakınındaki Patara ve Xanthos örenyerlerine uğradık. Erken saatlerde gittiğimiz, uzun bir kumsala sahip Patara genel olarak sakin olmakla birlikte burada Nisan ayında denize giren yabancı turistler gördük. 
Patara plajı
Bir ara yolumuzu kaybettiğimizi düşünmeye başladığımız Xanthos yolunun sonunda, son anda tabelasını görerek bir tiyatronun ve kaya mezarlarının bulunduğu antik şehre ulaştık. Öğleye doğru ulaştığımız için hava oldukça sıcaktı, ve ailenin güneş sevmeyen üyeleri ağaç gölgesinde serinlerken ben fotoğraf çekmek için güneş altında tarihi yapıyı dolaştım.
Xanthos
Öğle yemeği için Fethiye merkeze vardığımızda bir önceki gün Kalkan'da yaşadığımız mekan bulamama tecrübemizden dolayı biraz korkuyorduk. Ama daha önceden şehrin merkezinde yer aldığını öğrendiğimiz balık pazarından ümitliydik. Fethiye sokakları da genel olarak sakindi, ama GPS sayesinde bulduğumuz Fethiye balık pazarına girdiğimizde hareketli ve nispeten kalabalık bir ortam bulduk. Buradaki balıkçılardan birinden Fethiye'de meşhur olan lagos balığı alıp, yine oradaki lokantalardan birinde balığımızı pişirterek bu balık türünü de tatmış olduk. Öğle sıcağında gölgede yer alan bu mekan, sabahtan beri yollarda olan bizler için güzel bir dinlenme ve ferahlama imkanı oldu. Yemek sonrasında sahile inerek yürüyüş yaptık ve sahildeki bir çay bahçesinde oturduk. Çok daha fazla turistik ve kalabalık olacağını düşünerek gece konaklama için tercih etmediğim Fethiye, tam tersine sakin, düzenli bir şehir olarak çıktı karşımıza. 

Bir sonraki durağımız, özellikle kumsalıyla meşhur Ölüdeniz oldu. Virajlı ve inişli bir yoldan sonra ulaştığımız Ölüdeniz, mevsim henüz açılmamasına rağmen hareketliydi. Özellikle yamaç paraşütü yapanlar oldukça fazlaydı. Sanki havaya bir sürü uçan balon bırakılmış gibi görünüyordu. Havanın da çok güzel olmasıyla pırıl pırıl deniz görülmeye değerdi.
Ölüdeniz
Ölüdeniz sonrasında benim ısrarlarımla Osmanlı zamanında inşa edilen Kayaköy'e doğru yola koyulduk. Bir dağ yamacına kurulan ve oldukça geniş bir alana yayılan bu kentte de, diğer yol arkadaşlarım sayesinde çok uzun zaman geçirmeden dönüşe geçtik. Biraz daha virajlı olan kestirme bir yoldan tekrar Fethiye'ye uğradık. Lagosunu tekrar yemek ve daha uzun süre vakit geçirmek üzere Fethiye'ye veda ederek Dalyan'a doğru devam ettik.
Kayaköy
Dalyan'da, Köyceğiz Gölü'nü Akdeniz'e bağlayan kanal boyunca yürüyüş yapıp yemek yedikten sonra dinlenmek üzere otelimize geçtiğimizde bizi bir sürpriz bekliyordu. Daha önceden belirtilmemiş olmasına rağmen gecenin oldukça geç saatlerine kadar otel bahçesindeki müzik ve sohbet sesleri uyumamıza engel oldu. Bu otelde bu aktivitelerin normal olduğunun söylenmesi ve rahatsızlığımızı belirtmemize rağmen gürültünün devam etmesi, Dalyan'ı pek de hoş olmayan bir şekilde hatırlamamıza sebep oldu. İki gece kalmayı planladığımız Dalyan'dan bir gece erken ayrılarak ertesi sabah Köyceğiz üzerinden geri dönüş yoluna koyulduk. Sakin ve çok kalabalık olmayan bir şehir olarak bulduğumuz Köyceğiz'de göl kıyısında verdiğimiz bir kahve molasından sonra Kale üzerinden Denizli'ye döndük.
Köyceğiz
3 günlük gezimiz sonrasında özellikle Fethiye ve Köyceğiz şehir merkezlerini çok beğendiğimi ve daha fazla vakit geçirmeyi istediğimi söyleyebilirim. Köyceğiz gölünden Dalyan kanal boyunca bir tekne turu da bizim yapmadığımız, ama hoş olabileceğini düşündüğüm bir aktivite.