Geçtiğimiz hafta başında, çalıştığım projenin
HIPEAC konferansındaki
tutorial aktivitesi için Viyana'daydık. Öncelikle konferanstan bir gün önce sabah erken saatlerde vardığımız şehirde, bir güne sığdırmaya çalıştığımız gezimizde görme imkanı bulduğumuz yerlerden bahsetmek istiyorum.
Şehir merkezinde yer alan otelimize bavullarımızı bıraktıktan sonra Viyana sokaklarında dolaşmaya başladık. Tarihi yapılarla dolu geniş Viyana caddeleri, Pazar sabahı erken saatlerde sakindi.
İlk olarak geniş bir parkta yer alan
St. Charles kilisesinin karşısında oturup biraz dinlendik. Daha sonra bir daire şeklinde Viyana'nın çoğu tarihi yapısını içeren yolu yürümeye başladık.
|
St. Charles Kilisesi |
|
St. Charles Kilisesi |
|
Schwarzenbergplatz |
|
Viyana Teknik Üniversitesi (TU Wien) |
|
Goethe heykeli |
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu hanedanına ev sahipliği yapmış olan
Hofburg Sarayı, arka kısmında geniş bir bahçeye sahipti. Bu bahçe tarafında, o saatlerde çok fazla insan da olmamasıyla farklı açılardan fotoğraf çekme imkanı bulabildim, ama sarayın asıl ön kısmında birçok arabanın park etmesi sebebiyle temiz bir fotoğraf karesi yakalamakta oldukça zorlandım.
|
Hofburg Sarayı |
|
Hofburg Sarayı (arka bahçe) |
Hofburg Sarayı'nın önündeki geniş alandan yürüyerek
parlamento binası ve belediye binası (
Rathaus) gibi tarihi kamu binalarının bulunduğu caddeden geçerek Viyana'nın en büyük katedrali olan St. Stephen Katedrali'ni bulmaya çalıştık.
|
Rathaus |
|
Hofburg Theater |
|
Parlamento binası |
Ara sokaklarda dolaşırken bulduğumuz bir Türk restoranında karnımızı doyurduktan sonra biraz daha enerjiyle gezimize devam ettik. Ünlü markaların çoğunu görebileceğiniz, yine tarihi yapılarla dolu Graben Caddesi'ni bitirdiğimizde
St. Stephen Katedrali karşımıza çıktı.
|
Graben caddesi |
|
St. Stephen Katedrali |
Viyana'daki son günümüzde de havaalanına gitmeden önce şehrin ortasından geçen Danube nehrini görmek için yine sokaklardaydık. Yol boyunca, isimlerini bilmediğimiz oldukça fazla sayıda tarihi yapıyla karşılaştık.
|
Danube nehri |
Tarihi yapılarının bolluğuyla Roma'ya benzettiğimiz Viyana'daki panoramik gezintilerimizden sonra geliş amacımız olan HIPEAC konferansından bahsetmek istiyorum.
HIPEAC (European Network of Excellence on High Performance and Embedded Architecture and Compilation), Avrupa'da bilgisayar mimarisi alanında çalışan araştırmacıları bir araya getirmeyi amaçlayan bir kuruluş. Yıl içinde düzenlenen farklı aktivitelerden biri de bildiri, çalıştay ve tutorial sunumu gibi çok sayıda paralel oturumdan oluşan HIPEAC konferansı. 2 sene önce katıldığım
DATE konferansından sonra benim için güzel bir tecrübe oldu.
İlk gün katıldığım çalıştay sonrasında, doktora sonrası burs programım kapsamında ziyaret edeceğim INRIA'daki hocayla tanışıp Mart sonunda yapacağım ziyaretin detaylarını konuştuk. Sonrasında katıldığım bildiri sunumlarında Belçika'daki
Ghent Üniversitesi'nden ve
Barcelona Supercomputing Center'dan sunumlar dinleme imkanım oldu.
İkinci gün sabahında
enerji ölçümü ve
performans analizi konusunda faydalı iki sunum dinledim. Küçük bir salonda gerçekleşen bu oturuma oldukça yoğun ilgi vardı, sonlarına doğru yerlerde oturan, hatta salonun kapısını açıp ayakta izleyenler oldu. Öğleden sonrasında ertesi gün gerçekleşecek olan proje tutorialı hazırlığı için yaptığımız toplantı ile geçti. Konferansın son günü proje tutorialı gerçekleşti.
Konferansta
TACO dergisinde basılan makalelerin bildiri olarak sunumlarının yanı sıra Avrupa'daki projelerin çalıştay ve tutorial sunumları da vardı. Özellikle ortak çalışmayı hedefleyen araştırmacıların bir araya gelmesi ve fikir alışverişi için uygun bir ortamdı.
Dokuz yıldır Avrupa'nn farklı şehirlerinde gerçekleşen ve önümüzdeki sene Amsterdarm'da düzenlenecek olan HIPEAC'ın yakın tarihte İstanbul'da olmasını ümit ediyoruz.
Teşekkürler Işıl :)
YanıtlaSil